12 Nisan 2010 Pazartesi

blog adım değiştiiiiiiii =)

Efett kendi adımıda blog adımı da değiştirmek durumunda kaldım :) Hala minik bir kaplumbağa olsamda mecburiyetler dogrultusunda profil yenilemeye gitmek zorunda bırakıldım!!! Hayat işte insanoğlu kuş misali :)

Pekiimm neden kırıkbiblo o da ne ola ki diyenler için;

Bknz: (eski tarihli bir yazımız)... Aslında biraz depresiftim bu ismi alırken yine birilerinin yerine konmuşum gibi hissediyordum.Nedense beni hep birilerine benzetirler, birilerinin yerine koymak isterler. Nedendir bilmem, olmamı istedikleri kişi olduğumu düşünür, sonra o kişi gibi davranmadığım durumda da bana kızarlar :) iyi de kardeşş ben mi dedim beni benzet o san diye! Hatta ben nefret bile ediyorum böyle düşündüğünüzde.. Ben kimse değilim, ne eski sevgilinizim sizi çok seven, nede bırakıp giden size küsen arkadaşınızım. Kim senin hayaletlerini aramayın artık bende! şu an iyi hissediyorum o nedenleri çok derinine inip anlatamıyorum konuları neyse siz yazıyı okuyun anlarsınız ne demek istediğimi :) neşeli olsaydım dün akşamsı, ağlamiyor gülüyor olsaydım, tam mideme bir sızı saplanmamış olsaydı, boşlukta süzülüyor gibi hiissetmeseydim daha neşeli daha cıvıltılı bir isim bulurdum kendime.. Ama artık yeter değiştirmiyciiiiiiim :)
Haydi sustum başlasın yazımız! :)


Kırık biblo

apaçık ortada olan şeyi zorlamak niye? neden bu çaba.. düzelmeyecek ki.. kırılan tamir edilmez ki... yerine yeni/si alınıp konur. kırık parçalar başka başka parcalar eklenerek toplanmaz.. uymuyor uyamıyor.. o parcanın kırıklarından biri degil çünkü...olamaz!..

hani kırılmıstır en sevdiğiniz biblonuz, bir hışım toplarsınız parcaları, yapıstırmak yeniden var etmek istersiniz.. eskiye döndürmek her şeyi, hani kırılmadan öncesine.. hani o dolabinizin kenarindan size gülümse/digi günlere.. ama bir türlü oturmaz o parcalar yerine, bir kaç küçük belkide en büyügü özü! parça yoktur cünkü artık ya da incinmiş kaybetmiştir yapısını.. ugrasırsınız ugrasırsınız ugrasırsınız.. bir türlü denk gelmez! olmaz eskisi gibi..  illaki catlakları görünür, illaki boşluk/tur küçükde olsa bi kısmı..

acıdır işte bunun adı; eskiye dönememenin acısı..
işte öyle..

Şimdi birde bu parçalarin birinin hemde en büyügünün kayboldugunu düşünün!.. başka bir biblo, çok benzer/i!.. kırsam? bir parça alsam? koysam oraya... benziyor, oluyor gibi.. kırılan bir biblo olsun... ucuz, alalade bir biblo... senin biblon tamir olacak ya! döneceksin ya eski günlere.. hani o dolabin köşesinden sana gülümse/diği günlere..  olmadı işte bak.. olduramadık alalade biblolarla biblonu, tutmadı öz/ü, benzemedi eskisine.. daha bir somurtkan sanki, biraz daha gül/se.. gözleri ısıldasa biraz! benzeyecek ama.. neden tutmuyor neden olmuyor eski/si gibi? oysa her şey aynıydı.. yapabilirsin sanmıştın!!.. yapamadın işte.

acıdır bunun adı; eskinin yeniyle iyileşememesinin acısı..

ne sen becerebiliyorsun biblonu tamir etmeyi, ne kırılan o ucuz biblo becerebiliyor bu  oyun/u sürdürmeyi...

acıdır işte bunun adı da; üç noktaların acısı..

bla bla blaaaaaaa....

(25.9.2008 02:05)

0 yorum: