11 Nisan 2010 Pazar

nerden okudum ben bu yazıyı şimdi! agzıma etti gece gece!!

 Yazı beni fena halde aptallaştırınca, keyfimin düşüncelerimin beynimin içine edince paylaşmak istedim.. Alıntıdır kendileri

Bir düşün gizlendiği karanlıktan seni çekip alacak kelimeleri bulamadım hala. Bulduğun kelimelerin güçsüzlüğü karşında takındığım ezikliğimi anlamandan korkuyorum. Susuşlarım ondan. Oysa sevgi denen şey arsız bir sarmaşıktır demiştim bir yazımda... Arsızlığı karışında ki yenikliklerim tanıdık da, cümlelerimin güçsüzlüğü karşısında ezikliğim çok yeni.


Kelimelerim en etkin silahımken, elimden alınması düşmana yenik düşmüş bir esir gibi bırakıyor beni karanlıkların içine. Öyle bir karanlık ki kılıcı ile kesiyor tüm ışıkları... Işığın kesildiği yerde kör oluyorum. Körlüğün başladığı yerde, doğman neden?


Nedenlerin sonuçlanamadan bir avuç kumla örtülüp, gömüldüğü ve unutulduğu olmadı değil. Unutmadığım, unutmalarla iyi anlaşamadığım için, belki karanlıkları sevmelerim.
Ürkütür ya zifiri karanlık, bir ıslık tutturursun, kendi sesin bile tanıdık gelmez, yabancılaşırsın her şeye. Yabancılığının karanlığında, kendime yabancılaşmam belki de karanlıklara ıslıkla seslenmeme sebep. Karanlıktan çok, kendimi kimsesiz karanlıklarda kaybetmekten korkuyorum... Ellerin nerde?


Islıkla uğurluyorum nedenlerin düğüm olduğu karanlık yalnızlığından seni. Kalemin yüreğime batırılmış bir hançer. Yaramdan akan mürekkebin rengi kan kırmızı. Yarım bir düşün, tam bir gerçek edemediği yarım bir masal şimdi bu öykü... Yarımlığım karşısındaki umursamazlığın neden?


Dudağımda ayrılığın Türküsü. Hoş çakalların erken geleni hasrete dönüşüyor... Islığım o yüzden buram buram hasret kokuyor. Vuslatın bu kadar uzak oluşu neden?


Dar bir pencereden gökyüzünün görünüşü gibi şimdi özgürlüğün. Benim yalnızlığım kadar uçsuz bucaksız ama rengi mavi... Kara yalnızlıklarım da, ışıksız simdi terk et beni!


Islığım hala dudaklarımda, ürkek ve içli. Gelişin gibi, gidişinde yalnızlığımdan koparamadı beni...Varlığında yokluğunu yaşamaktansa, yokluğunu yaşarım kana kana. O zaman yokluğunda ağlamalarım neden?

Dediğim gibi; Yüreğin varsa, hadi şimdi terk et beni!

Yoksa yüreğimdeki yaradan damlayan kan boğacak bizi...

0 yorum: